www.gecelerin-yargici-63.tr.gg
   
  GECELERİN-YARGICI-63 HOŞGELDİNİZ
  Şiir
 

Ben Sana Mecburumben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
..........



Seni Sana Terk Ediyorum
geceler telaşla koşuyordu gölgeme
bir gece kuşu daha uçuyordu avuçlarından
yırtıyordu gecenin karanlığını baykuş sesleri
arz inliyordu yıldızların aksine
en sade suretini koyup çıkınıma /sırtıma atıp
seni sana terk ediyorum...

bozkırın koynunda deli dolu at süren ben
dökülen eylüllere soktum gökyüzünün maviliğini
ayın dolmuş haliydi son durağım
içimdeki trenler çoktan devrildi, vagonlar darmadağın
çatlamış dudağımı şiirlerle ıslatıp
seni sana terk ediyorum...

kanıyor ayak uçlarım dilime inat
kaçırıyorum bakışlarımı alev küresinden
bıçaklar kaygan zeminlerde bilenirken
geceye sızan birkaç damla kan
gözlerimden yüreğime sessizce akan
en şiddetli zehri acılarıma katıp
seni sana terk ediyorum...

kaldırım taşlarında uyuttuğum düşleri
bir atımlık barut kokan sabrımı
gün görmemiş hayâllerime vuruyorum
tütsüye mahkûm petekten oğul almak
zırdeli şafaklara ağlamak
bana mı düştü yar
sabahla gidiyorum, balımı peteklere satıp
seni sana terk ediyorum...

kaç kalibreydi boynumdan vurduğun söz
sahi ceylanlar neden hep boynundan vurulur
gölgem kan kaybından ölmekte
kırılan bir kalemin hesabı mı yapılır
sevdam yüreğimde musallaya yatıp
seni sana terk ediyorum...

..........






Yaralı Kalp 
G
enç kız feci bir hastalığın pencçesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı... Genç kız ise hergün hastahane odasında biraz daha solmaktaydı. Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi..

Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu..."Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı... Genç kızda zaten başka birşey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdiki... Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi.. Ne önemi vardı artık? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi... Ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir, her günü hüsran...Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle paylaşmamıştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca.. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı... Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, elerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi... En çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama... Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki.. Tekrar o geldi aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık... Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu.. Ufakta olsa ondan bi hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu... Oysa sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi...Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı? Onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden? İçi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir ağırlık çöktü. Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada.. Ama sevdiğinden bi hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti. Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belkide sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler içinde derinliğe daldı... Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.. Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı... O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti... Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu.. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu... Genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlamış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Hergün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla.. En çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi. Oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle... Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavaşça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yılar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin kokusu vardı mektupta.. Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip oturdu yavaşça...Kağıdı açtı. Ve elleri titreyerek okumaya başladı. "Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu.. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden dahada hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım... Hergün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım... Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım... Ve bir gün herşeyi değiştirecek bir fırsat çıktı önüme. Bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim... Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye.. Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık... Senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece... Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi... Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona...Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde... Unutma, kırmızı gülüde unutma olur mu??... Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadarda Seveceğim... Sevgilin...." 





belki şanstı, belki de kader...
sen başka yerlerdeydin...
hayata küskün, insanlara küskün...
ben yıkık dökük sevdalardan çıkmıştım...
benliğimi kaybetmiş, güvenimi kaybetmiş...
ve yalnızlığımın üzerine geldin...
yaşamadığımız aşkı, mutluluğu...
üç günde aşkı, on günde on yılı yaşadık...
ben ki yokluğunda bile seni yaşadım..
sen hep imkanlar aradın...
ve kaybolduk... sonra yeniden bulduk...
iki ayrı beden de, tek yürek, tek nefes olduk..
her güne benim olduğunu düşenerek başladım..
ben şanslıydım bi kere, sen vardın.. daha neydi..
senden hiç gitmeyeceğim... unutma...
hep benimle ol, benim kal..
sen istersen eğer, pes edersen...
ayağa kalkamazsan git...
gidersende birgün...
ben bilmeyeyim gittiğini...
ellerini... dudaklarını
bende bırak ne olur...
....ve sonrada yine;
...bu can sensiz yaşarmı sanıyorsun....
diyerek... hemen dön olmaz mı?
yalandı.... şakaydı.... gitmem....
gidemem..... de.....
diyebilir misin?
sen, benden hiç gitmeyebilir misin?



Sevgi Nedir


Sevgi doğuş
Sevgi oluş
Sevgi duruş
Sevgi hasret
Sevgi özlemdir
Sevgi umut
Sevgi çare
Sevgi ölüm
Sevgi kalım
Sevgi isyandır
Sevgi barış
Sevgi yarış
Sevgi ermek
Sevgi Yunustur
Sevgi Mevlana
Sevgi Fuzuli
Sevgi Nesimi
Sevgi Ali
Sevgi Osman’dır
Sevgi Leyla
Sevgi Mecnun
Sevgi Ferhat
Sevgi Şirin’dir
Sevgi duygu
Sevgi tutku
Sevgi utku
Sevgi hikemdir
Sevgi insan
Sevgi kan
Sevgi damar
Sevgi fikirdir
Sevgi feda
Sevgi vefa
Sevgi yalnız
Sevgi doğruluktur
Sevgi vuslat
Sevgi hicret
Sevgi gurbet
Sevgi çöl
Sevgi yolculuktur
Sevgi yürek
Sevgi İbrahim
Sevgi yakan
Sevgi ateştir
Sevgi türkü
Sevgi şarkı
Sevgi beste
Sevgi şiirdir
Sevgi kalem
Sevgi selam
Sevgi barış
Sevgi esenliktir
Sevgi çiğdem
Sevgi menekşe
Sevgi sümbül
Sevgi gonca
Sevgi güldür
Sevgi eylül
Sevgi hazan
Sevgi hicran
Sevgi hüzündür
Sevgi diriliş
Sevgi bahar
Sevgi tomurcuk
Sevgi kelebek
Sevgi çiçektir
Sevgi damla
Sevgi su
Sevgi yağmur
Sevgi rahmettir
Sevgi dağ
Sevgi deniz
Sevgi öteler
Sevgi evrendir
SEVGİ HERŞEYDİR

 
 
  Bugün 2 visitatori (4 hits) kişi burdaydı!